Muğla Arıcılık Müzesi
ApiKoop Gözünden Bir Rehber
Balın ve Medeniyetin İzinde
Muğla Arıcılık Müzesi
Sizi sadece bir müze gezisine değil, vızıltılarla dolu bir zaman makinesine, bir vefa borcunu ödemeye davet ediyoruz.
Muğla’nın Saklı Hazinesi
Muğla dediğinizde, lütfen ama lütfen aklınıza hemen o malum üçlü gelmesin: deniz, kum, güneş. Onlar vitrin. Biz sizi dükkânın içine, tezgâhın arkasına, bu toprakların asıl hazinesinin saklandığı o mis kokulu sandığa götüreceğiz. O sandığın içinde ne mi var? Arının kanadında taşınan binlerce yıllık bir bilgelik, çam ağaçlarının ruhundan damıtılmış altın bir şifa ve bir avuç inanmış insanın emeğiyle vücut bulmuş eşsiz bir hikâye: Özel Muğla Arıcılık Müzesi!
Bu Değirmenin Suyu Nereden Geliyor? Bir Gönül Birliği Hikâyesi
Şunu en baştan bir netleştirelim: Bu müze, “hadi bir proje yapalım da olsun” denilerek kurulmuş ruhsuz bir yapı değil. Burası, Muğla İli Arı Yetiştiricileri Birliği’nin (MAYBİR), yani bölgedeki binlerce arıcının alın terinin, hayallerinin ve ortak ruhunun ete kemiğe bürünmüş halidir. Devlet kapısında beklemeden, tamamen kendi imkânlarıyla, “Bizim hikâyemizi bizden iyi kim anlatır?” diyerek 5 Ekim 2010’da bu kıymet sandığının kapağını aralamışlar. Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Şahin’in önderliğinde, her köşesi ilmek ilmek işlenmiş, adeta yaşayan bir organizma yaratmışlar. Bizim kooperatif ruhu dediğimiz şey tam da bu değil midir zaten?
Zaman Tüneline Hoş Geldiniz: Petek Gözünden Geçmişe Bakış
Müzenin o ahşap kapısından içeri süzüldüğünüz an, genzinize dolan o yoğun bal ve balmumu kokusu size her şeyi unutturur. Geçmiş olsun, artık arıların dünyasındasınız!
Gözünüzde canlandırın… Yıl 1900’lerin başı. Zamanın ekstrem sporcuları olan arıcılarımız, ellerinde basit bir keserle devasa ağaç kütüklerini oyarak arılarına saray yapıyor. Sonra bu yüzlerce kiloluk kütük kovanları katırların, eşeklerin sırtına vurup, ayıdan, porsuktan korumak için sarp kayalıkların üzerine, yani “Arı Bahçesi” dedikleri doğal kalelerine taşıyorlar. Bal hasadı mı? O da ayrı bir destan. Kütükten özenle kesilen ballı petekler, topraktan yapılma bal küplerinde saklanıyor.
Müzenin tam kalbinde duran o devasa maket var ya… İşte o, bir teneke balın soframıza gelene kadar geçtiği çileli yolun özeti gibidir. Mevsim peşinde koşan göçer arıcının kamyona yüklenmiş hayatı, konakladığı kıl çadırı ve nihayetinde kavuştuğu barakası… O makete bakarken, yediğiniz her kaşık balın ardındaki emeğe, sabra ve adanmışlığa şapka çıkaracaksınız.
İşte Sihrin Ta Kendisi: Canlı Yayında Arı Ailesi!
Müzenin belki de en can alıcı, en nefes kesen köşesi, camdan yapılmış “akvaryum kovan”. Sakın korkmayın, tamamen güvendesiniz! Burada, bir arı kolonisinin mahrem hayatına davetlisiniz. O ağırbaşlı, o mağrur Kraliçe Arı’yı, oradan oraya koşturan işçi arıların petek örme sanatını, ayaklarında rengârenk polen pantolonlarıyla yuvaya dönen tarlacıları ve o mucizevi bal yapım sürecini canlı canlı izlemek… İşte bu, kelimelerle anlatılmaz, yaşanır! Hatta fısıldayalım, bu bölümde kovan havasını soluyarak şifa bulma sanatı olan Apiterapi hakkında da bilgi alabilirsiniz. Alın bir nefes, ciğerleriniz bayram etsin!
Sadece Kovan Değil, Medeniyetin Tapu Senedi
Bu müze sadece eski alet edevattan ibaret değil. Osmanlı arşivlerinden çıkarılmış 1562, 1582 tarihli vergi kayıtları, bu topraklarda arıcılığın ne denli köklü bir ekonomik güç olduğunun adeta tapu senedi gibi. Yanı başında Nahl (Arı) Suresi’nden ayetlerin hat sanatıyla işlenmiş hali, polenleşmeyi anlatan mermer rölyefler, çiniler, batikler… Anlayacağınız, arının kanadı sadece bal değil, sanat ve medeniyet de taşımış yüzyıllarca.
Gelelim Zurnanın Zırt Dediği Yere: Ziyaret Bilgileri
Adres
Muslihittin, Mehmet Zekai Özbek Sk., 48000 Muğla Merkez/Muğla
Ziyaret Saatleri
Hafta içi: 08:30 – 17:30
(Hafta sonu için teyit alınız)
İletişim
0252 212 64 85
maybir@maybir.org.tr
Giriş ÜCRETSİZDİR!
Gezinin sonunda, müzenin satış bölümünde coğrafi işaretli, hilesiz hurdasız Muğla Çam Balı’nı ve diğer arı ürünlerini de bulabilirsiniz. Tadına bakmadan dönmek olmaz!
Son Söz: O Vızıltıya Kulak Verin
Özel Muğla Arıcılık Müzesi, objelerin sıralandığı soğuk bir mekân değil; bir tutkunun, bir kültürün ve kolektif bir ruhun yaşadığı sıcacık bir yuvadır. Muğla’ya yolunuz düşerse, kendinize bir iyilik yapın ve rotanıza bu anlamlı durağı ekleyin. Gidin, o vızıltıyı dinleyin. Çünkü o vızıltıda sadece balın tatlılığı değil, bu toprakların bereketinin, insanın emeğinin ve bir araya gelince nelerin başarılabileceğinin muhteşem hikâyesi var.