Arı Ülkesi Muğla
Doğal Bir Ekolojik Tarım ve Agro-Turizm Bölgesi -1
Arıcı mıyız, balcı mıyız? Soru garip mi geldi? Peki şöyle sorsam; arı bakıcısı mısınız, arıcılık ürünleri üreticisi mi? Ne dersiniz? En doğru soru şu; her yıl Muğla’da konaklayan “yerli ve yabancı” yaklaşık üç milyon kovanın kaç tanesinden bal dışı arıcılık ürünü hasat ediyoruz?
Evet, arıcılık ürünü, arı ürünü değil. Bal bir arı ürünüdür; arı zaten kendisi için yapar. Müdahale etseniz de etmeseniz de yapar. Doğasına uygun müdahalelerle daha çok yapar. Geleneksel kovanların yerini ‘fenni’ kovanların almasının amacı da budur zaten. Arı bakıcılığının arıcılığa dönüştüğü yer de burasıdır. Maalesef şu anki haliyle uygun koloni yönetim teknikleri kullanılmadan yapılan “müdahale”lerin ne kadar arının doğasına ve bu amaca uygun olduğu da ayrı bir tartışma konusu.
Sonuçta, şu anda daha çok ve asıl olarak balcıyız. Üstelik sadece üretim miktarına bakan, tarımın diğer alanlarında olduğu gibi monokültürel tarımsal üretimi temel alan, balın kalite ve çeşidini önemsemeyen balcılarız. Doğamızın ve elbette arılarımızın bize cömertçe sunduğu zenginliğin farkında değiliz. Üstelik bu topraklarda binlerce yıl arıcılık yapmış atalarımıza da ihanet ediyoruz.
Apiterapik Arıcılık Ürünleri
Tüm monokültürel tarımsal faaliyetlerde olduğu gibi, konvansiyonel arıcılıkta da girdi maliyetleri yüksektir ve her geçen yıl da artmaktadır. Girdi maliyetinin yüksek oluşu birim kovandan elde edilen karlılığı düşürmekte, üreticiyi uygun olmayan, ürün kalitesini olumsuz etkileyen bazı girdileri kullanmaya da yöneltmektedir. Girdi maliyetlerinin düşürülmesinde önemli bir yöntem ise katma değeri yüksek arı ürünlerinin üretilmesidir.
Ülkemizde arıcılık denince öteden beri büyük ölçüde bal üretimine dayalı bir uğraşı akla gelmiştir. Arıcılık ürünleri üretiminin mevcut durumuyla ilgili resmi bir istatistiki veri yoktur. Arı sütü üretimi ve diğer arıcılık ürünleri ülke arıcılığı için oldukça yeni bir konudur. Üretim teknikleri, muhafazası ve işlenmesi ile kullanım biçimi hakkında yapılmış araştırmalar yok denecek kadar azdır. Apiterapinin ülkemizde de gelişip yaygınlaşması ile bu konudaki çalışmalar artacak ve arıcılık ürünleri üretimine talep artacaktır.
Arılar; doğada bulunan bitkisel kaynakları kullanarak, doğanın dengesini sağlamanın yanında, bu kaynaklardan almış oldukları ürünleri işleyerek, biz insanlar için şifa kaynağı olan mucizevi besinler üreten muhteşem canlılardır. Apiterapi son yıllarda kanser sayısındaki artışa bağlı olarak tamamlayıcı tıp yöntemi olarak gelişmektedir. Geçen sene yayınlanan Sağlık Bakanlığımızın tebliği ile ülkemizde de resmi statü kazanmıştır.
Ülkemizde de Sağlık Bakanlığımızın 27.10.2014 tarih ve 29158 sayılı Resmi Gazete yayımlanan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ile Apiterapi uygulamaları resmi statü kazanmıştır. Bu anlamda apiterapi ürünlerinin iyi uygulamalar çerçevesinde üretimi de daha da önem kazanmıştır.
Tıp ve sağlık hizmetleri sektöründe ülkemiz dünyada söz sahibi olma yolundadır. Sağlık Bakanlığı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarına yönelik Sertifika Programları oluşturarak apiterapi konusunda çalışacak hekimler yetiştirmektedir. İşte bu noktada Muğla arıcılığı, coğrafi ve iklim kuşağı nedeniyle mevcut flora zenginliğini sağlık sektörüne taşıyabilmesinde avantaj yakalayabilir. Bu pazarın hammadde ihtiyacının yerli arıcılarımızdan karşılanması hem arıcılarımıza hem de ülke ekonomimize önemli kazanç sağlayacaktır.
Bu anlamda sağlanacak yaklaşım değişimi, etkin ve yenilikçi sistemlerin kurulması sonucunu doğuracaktır. Arıcılıkta balın yanında; arı sütü, polen, propolis, arı zehiri gibi daha bilinen ve arı ekmeği, erkek arı ve ana arı larvası gibi az bilinen yeni ürünlerin yeterli ve kaliteli üretimi ise Muğla arıcısı için yeni bir pazar yaratacak, arıcımızın ekonomik kalkınmasının önü açılacaktır. Bu ürünlerin piyasada yeterli ve bol olması yeni yeni apiterapi merkezleri gibi sektörlerinin gelişmesine, buna bağlı olarak bilimsel çalışmalara ışık tutacaktır.
Çiftçilerimizin geleneksel tarım ve hayvancılıktan ziyade modern işletmelerle daha fazla gelir elde etmelerinin amaçlanması, stratejik bir hedef ve öncelik arz etmektedir. Arıcı ailesinin üretimde sadece bal üretimine odaklı üretim yaptığı bal dışında arıcılık ürünleri üretmediği ya da üretemediği bilinmektedir. Arıcılık ürünleri üretimi kişisel tercihler doğrultusunda istatistiki veri toplanamayacak düzeyde ve biçimde üretilmektedir. Nitekim arıcılık ürünleri hakkında TUİK’de bir veri yoktur.
Muğla’nın iklim yapısı nedeniyle her sezon arıcılık ürünleri üretimi yapılabilir. Şubat ayından itibaren ana arı yumurta atmaya başladığından Muğla arıcısı doğu illerinden daha erken dönemlerde üretime başlayabilmektedir. Baharın erken gelmesi ile tabiattaki çiçeklenme; ‘paket’ arı, arı sütü, polen, propolis ve özellikle arı zehri üretimi için bir avantaj olmaktadır.
Yine Muğla zengin florasıyla katma değeri yüksek mono floral ve tıbbi nitelikte balların da üretimi için de çok uygun bir bölgedir. Bütün yıl boyunca narenciye ile başlayıp, püren ve harnupla biten, arada kekik, adaçayı, hayıt gibi balları üretmek olanaklıdır. Bölgenin ekolojisine çok uygun tıbbi ve aromatik bitki üretimi de buna entegre edildiğinde; lavanta başta olmak üzere tıbbi ballar da üretilebilecektir.
Ayrıca, arıcılık sürdürülebilir kırsal kalkınmanın çok önemli bir lokomotifi durumundadır. Kaynak tüketimine neden olmayan, üstelik tam tersine kaynak üreten bir üretim faaliyeti olması, günümüzde arıcılığın önemini daha da artırmaktadır. Bununla birlikte arıcılık, doğa ve çevreye zarar vermeden yapılabilen ender üretim kolu olması sebebiyle, geleceğin en önemli sürdürülebilir tarımsal üretim faaliyetlerinden biridir.
Dünyada arı ürünlerine yönelik pek çok tıbbi araştırma olmasına karşın, ülkemizde konu ile ilgili tıbbi çalışmalar son derece sınırlı kalmıştır. Günümüzde giderek doğal ürünlerle beslenme ve yaşamın her alanında doğal ürünlerden daha fazla yararlanma düşüncesi artarken, ülkemizde de arıcılık ürünleri-nin üretimi, tüketimi ve tıpta kullanımı konularına daha fazla önem verilmesi yerinde olacaktır.
Bir diğer ‘arıcılık ürünü’ olan api-turizm konusunu da gelecek ay sohbet etme umuduyla sağlıklı bir kışlama diliyorum.
Şamil Tuncay Beştoy