Arı Ülkesi Muğla – 2
Doğal Bir Ekolojik Tarım ve Agro-Turizm Bölgesi -2
Pazar için yapılan endüstriyel tarımsal üretim, piyasa koşullarına bağlı fiyat dalgalanmaları ve iklim değişikliğine bağlı beklenmedik ürün kayıplarıyla karşı karşıyadır. Çiftçiler bu tür sorunlar ile başa çıkabilmek ve gelirlerini arttırabilmek için tek çözümü kimyasallar ve makinelerin her ikisini birden kullanarak uyguladıkları modern tarım teknolojileri uygulamalarında bulmaktadır. Ancak yapılan bu tür uygulamalar zaman içinde tarımsal kaynakların azalmasıyla sonuçlanmıştır. Sürecin asıl ve daha önemli olumsuz etkisi, aile ve küçük tarım işletmelerine dayalı yerel kırsal ekonomilerin ve dolayısıyla kırsal sosyo-ekonomik yapının çözülmesi ve tarımsal üretimin şirketleşmesidir.
Turizm ekonomi, toplum ve doğa ile ilişkisi olan bir faaliyettir. Turizm türünün en baskın türlerinden biri olan kitle turizmi; özellikle çok yıldızlı otellerin sayılarının artması ve aynı zamanda her şey dâhil sistemlerin yoğun kullanımı sonucunda çevresel ve kültürel sonuçları ile karşılaştırıldığında uzun vadede ekonomik faydaları nispeten daha az olan bir turizm şeklidir. Yerliler turizm faaliyetlerini özelliklede kitle turizmini geleneksel kültürlerine, sosyal koşullarına ve çevre üzerindeki etkilerinden dolayı hem bir tehdit, bölgenin ekonomik olarak büyümesiyle sonuçlanmasından ötürü de aynı zamanda bir fırsat olarak görmektedirler.
Agro-turizm öncelikle tarımla uğraşan hane halkını ilgilendirmesine rağmen, geliştiği çevredeki topluluklara da ekonomik, sosyo-kültürel ve çevresel birtakım yararlar sağlamaktadır. Bu turizm şeklinin gelecek kuşaklar için tarım arazilerini korumak ve tarımla uğraşan aile üyelerine istihdam sağlamak için bir araç olduğu düşünülmüştür. Ancak agro-turizmin ekonomik ve sosyal bakımdan pek çok faydası olmasına rağmen, etik ilkeler ihlal edildiğinde bu turizm türünde de ağırlıklı olarak çevresel bozulma ve yerel kültürel niteliklerin kaybı gibi istenmeyen ve olumsuz etkiler ortaya çıkabilmektedir.
Turizm türleri arasında korumacılığa en fazla özen gösteren turizm türlerinden biri olarak görülen kırsal turizm, tüm çevreyi otantik haliyle kullanmak zorundadır. Aksi takdirde kırsal alanların yoğun kullanıma açılması ve uygun planlama yapılamaması neticesinde kırsal turizmin çevre ve sosyal alana vereceği zararlar kitle turizmden çok fazla olacaktır ve kitle turizmine kıyasla geri dönüşümü daha da zor olacaktır (ve belki de geri dönüşümü mümkün olmayacaktır). Diğer taraftan doğal akışı içinde kaybolacak, unutulacak değerlerin yaşatılmasında kırsal turizm önemli bir görev üstlenmiştir.
Kırsal turizmde en önemli unsur “yerel halktır”. Sürdürülebilir turizm anlayışıyla hazırlanan planlamada amaç, en kısa sürede en fazla turistin ağırlanması demek değil, “özellikle yerel halkın” kimliğini kaybetmeksizin hayat standardının yükseltilmesi ve mutluluk düzeyinin arttırılmasıdır. Bu durumda önerilecek yaklaşım; turizmin geleneksel yaşantı ile bağdaştırılması ve turizm kaynaklarının bilirkişiler ve bölge halkının ortak çalışmaları ile korunması ve geliştirilmesidir.
Seyahat, gezi ve sağlık sektöründe yeni bir konsept olarak api-turizm; yeşil ekonominin önemli bir bileşeni olarak ortaya çıkmış ve geliştirilmiştir. Başka bir ifadeyle api-turizm; arı kültürü ile hareket eden özel bir kitlenin, bu kültürü daha iyi kavramak, sağlıklı yaşam sürdürmek veya tedavi olmak amacıyla arıların varlığını sürdürdüğü doğal ortamına giderek orada konakladığı süreçte ortaya çıkan faaliyetler bütünüdür.
Api-turizmin amaçları ise şöyledir; arı yetiştiricilerinin faaliyetlerini turizm sektörü içinde incelemek, kırsal alanlarda çevre koruması bilincini artırmak, toplumsal gelişme, ekonomik büyüme ve yeni iş imkânları açısından api-turizmin faydalarını ve potansiyelini anlatmak, api-turizm öncüleri ve turizm çalışanları aracılığıyla, hayat felsefesi anlamında doğaya saygılı bir neslin oluşmasına katkıda bulunmak, doğaya uygun şekilde sağlıklı yaşam peşinde koşanlar arasında bir ‘bağlantı’ noktası kurmaktır.
Api-turizm, doğal üretim alanına uygun, yenilikçi bir niş turizm şeklidir. İzleyebileceği çeşitli uygulama alanları ve lokasyonlar, dinamik bir büyüme ortamı sağlar. Bu tür turizm, yeni işler yaratarak kırsal ekonomiye mükemmel bir destek olabilir. Zaten var olan arılıklar ve arıcılık kültürü üzerine kurgulanacağı için büyük başlangıç yatırımları da gerektirmez. Sahadaki duruma en uygun api-turizm uygulamaları üzerinden ilerlenebilir.
Muğla bu açıdan daha başlangıçta avantajlı bir durumda. Öncelikle, olumsuz etki ve sonuçlarına karşın kitle turizminin yaygınlığı ve yoğunluğu Muğla’yı bir “destinasyon” olarak bilinir kılıyor. Ve yine aynı nedenle hem fiziki hem de lojistik ve bilgi açısından güçlü bir turizm altyapısı var. Diğer taraftan kırsal aile tarımının en yaygın olduğu birkaç ilimizden biri. Bu bağlamda arıcılık da hala küçük aile işletmeleri tarafından yapılan yaygın bir tarımsal üretim. Bir diğer avantajı ise dört mevsim gezilebilecek eşsiz doğası. Sonuncusu ve en önemlisi Muğla’nın bir “Arı Ülkesi” olması. Arıcılık hem geleneksel olarak uzun bir süredir yapılagelen hem de günümüzde birçok Muğlalı arıcının temel geçim kaynağı olacak şekilde yaygın olarak sürdürülen bir yerel tarımsal üretim.
“Arı Ülkesi Muğla: Bir Yöresel Agro-Ekolojik Turizm Projesi” bağlamında yerli ve yabancı turistlere sadece denizi ile bildikleri yörenin aslında geleneksel ve doğal bir arıcılık bölgesi olduğu anlatılmalı; konuyla ilgili broşürler hazırlanmalı, afişler ve bilboardlar kullanılmalı. Yöredeki arılık girişlerine bilgilendirme tabelaları konulmalı. Otel ve diğer tesislerle, tur operatörlerine de uyarıcı ve bilgilendirici afiş ve broşür çalışması yapılmalı. Aynı şekilde yöre arıcıları da bu konuda bilgilendirilmeli ve eğitilmeli.
Bu süreç bölgesel ve ulusal eğitim programları ile de birleştirilebilir, özellikle yerel okullardaki öğrencilerin arıyı ve onun aracılığı ile doğayı tanıma ve ona saygı duyma olanağı sağlayabilir. Bu “doğa okulları” sadece çocuk ve gençler için değil, yetişkinler için de hem ziyaret hem ticaret bağlamında bir yandan farkına bile varmadan önünden yanından geçtikleri doğal yaşam bir farkındalık yaratma ortamı, diğer yandan da sağlıklı ve doğal ürünler tüketme olanağı sağlar.
Konunun önemi ve genişliği göz önüne alındığında sürecin; TAB’ı, MAYBİR’i, İlçe ve Büyükşehir belediyelerini, Kamu Kurumlarını, Kalkınma Ajanslarını, Turizm Şirketlerini ve Tur Operatörlerini, Üniversiteyi ve STK’ları ve elbette arıcıları bir araya getirecek bir yaklaşımla yönetilmesi uygun olacaktır.
Şamil Tuncay Beştoy