Tarih boyunca insanlık için hem değerli bir besin hem de şifa kaynağı olan bal, günümüzde market raflarında çok farklı etiketlerle karşımıza çıkıyor. Ancak her kavanoz aynı değeri ve saflığı taşımıyor. Gerçek balın faydalarını elde etmek, sadece bir sağlık tercihi değil, aynı zamanda ekolojik dengenin korunmasına yönelik bir adımdır. Bu yazıda, ham bal ile işlenmiş bal arasındaki bilimsel farkları ortaya koyacak, iklim krizinin ve tarım pratiklerinin arılar üzerindeki etkilerini inceleyecek ve sağlığınız ile gezegenimiz için en doğru kararı vermenize yardımcı olacağız.
Doğru bir karşılaştırma yapabilmek için öncelikle bu iki bal türünü doğru tanımlamak gerekir:
Kovandan alındığı haliyle en doğal ve saf baldır. Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’ne göre ham bal, arıların vücut sıcaklığı olan yaklaşık 35°C’nin üzerine çıkarılmamış, yani 45°C’nin üzerinde bir ısıl işlem görmemiş ve polenleri tutacak şekilde ince filtrelerden geçirilmemiş baldır. Bu sayede besin değerini, enzimlerini, antioksidanlarını ve polen içeriğini kovandaki haliyle korur. Rengi daha bulanık olabilir ve zamanla kristalleşmesi (halk arasında şekerlenme olarak bilinir) tamamen doğal bir süreçtir.
Genellikle büyük ölçekli ticari üretimde, raf ömrünü uzatmak, berrak bir görünüm kazandırmak ve kristalleşmeyi önlemek amacıyla çeşitli endüstriyel işlemlerden geçirilen baldır. Bu işlemlerin başında pastörizasyon (yüksek ısıda işlem) ve filtrasyon (ince filtreleme) gelir.
İşlenmiş balı daha “çekici” hale getiren endüstriyel müdahaleler, aslında onun en değerli bileşenlerini yok edebilir:
Balın 60°C ila 100°C gibi yüksek sıcaklıklara kadar ısıtılması işlemidir. Bu işlem, balın içindeki mayaları öldürerek fermantasyonu ve kristalleşmeyi geciktirir, böylece raf ömrünü uzatır. Ancak bu yüksek ısı, balın şifalı özelliklerinin temelini oluşturan değerli enzimlerin ve vitaminlerin yapısını bozar. Isıl işlem ayrıca balın besin değerini düşürür ve HMF (Hidroksimetilfurfural) adlı potansiyel olarak zararlı bir bileşenin oluşumuna neden olabilir. HMF, şekerlerin ısı ile parçalanmasıyla oluşan ve yüksek dozlarda toksik etkiler gösterebilen bir bileşiktir. Türk Gıda Kodeksi, balda bulunabilecek HMF miktarını 40 mg/kg ile sınırlandırmıştır.
Pastörizasyon sonrası, balın daha berrak ve pürüzsüz görünmesi için çok ince gözenekli filtrelerden geçirilmesi işlemidir. Bu işlem sırasında bal, sadece istenmeyen partiküllerden değil, aynı zamanda besin açısından zengin polen, propolis ve diğer mikro besinlerden de arındırılır. Polenler, balın besin değerini artıran ve bazı bilimsel görüşlere göre alerjik reaksiyonları hafifletmeye yardımcı olabilen önemli bileşenlerdir.
Ham bal, işlenmiş balın aksine, doğanın sunduğu tüm zenginliği korur. Bilimsel çalışmalar, ham balın sağlığa olan katkılarını desteklemektedir:
Balın lezzeti ve özellikleri, arının nektar topladığı çiçeğin türüne göre değişir. Bu noktada iki temel bal türü karşımıza çıkar:
Ancak modern tarım uygulamaları, bu çeşitliliği tehdit etmektedir. Monokültür tarım, yani geniş arazilere tek tip ürün ekilmesi, arılar için ciddi sorunlar yaratır. Bu tür tarım, arıların besin kaynaklarını ve bitki çeşitliliğini azaltır, onları sadece belirli bir dönemde beslenmeye zorlar ve tarım ilaçlarına (pestisitler) yoğun şekilde maruz bırakır. Bu durum, arı kolonilerinin zayıflamasına ve ekosistemin zarar görmesine neden olmaktadır.
Arılar ve arıcılık, iklim krizinin ön saflarında yer alan en hassas alanlardan biridir. Küresel ısınmanın etkileri arı popülasyonları ve bal üretimi için doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır:
Bu durum, sadece bal üretimini değil, aynı zamanda arıların tozlaşma yoluyla sağladığı gıda güvenliği ve biyolojik çeşitliliği de tehlikeye atmaktadır.
Sağlıklı ve sürdürülebilir yöntemlerle üretilmiş bala ulaşmak için birkaç noktaya dikkat etmek yeterlidir:
Karşılaştırma açıkça gösteriyor ki, besin değeri, enzim zenginliği ve sağlığa sunduğu bütünsel faydalar açısından ham bal, işlenmiş baldan çok daha üstündür. Sofranıza koyduğunuz balın sadece bir tatlandırıcı değil, aynı zamanda bir şifa kaynağı olmasını istiyorsanız, tercihiniz her zaman kovandan çıktığı en saf haliyle, katkısız ve doğal ham baldan yana olmalıdır.
Yaptığınız seçimle sadece kendi sağlığınıza yatırım yapmakla kalmaz, aynı zamanda iklim krizine ve endüstriyel tarıma karşı mücadele eden, sürdürülebilir yöntemlerle üretim yapan arıcıları da desteklemiş olursunuz. Bilinçli tüketim yaparak hem sağlığınızı koruyabilir hem de gezegenimizin en çalışkan canlıları olan arıların geleceğine katkıda bulunabilirsiniz.
ApiKoop Dükkan – Ham Bal Siparişi Ver. Ham Bal fiyatı