Temiz Petek Sorunu
Petek bir arı kolonisinin ruhu ve bedenidir. Koloninin asıl evidir. Arılar herhangi bir kapalı oyuk, kovuk, kovan dışında, açıkta bir dalda da koloni kurabilirler; ama petek örmeden, petek olmadan arı kolonisi olmaz. Petek, süper-organizma olarak bir arı kolonisinin iskeleti, rahmi, sinir sistemi, duyu organı, belleği, bağışıklık sistemi, enerji ve besin deposu, kısaca temelidir. Kovandaki en büyük organ petektir.
Modern koloni yönetim ve arıcılık teknikleri ve uygulamaları merkezlerine “petek yönetimini” koymadıkça başarılı olamazlar. Petek bizim, koloniyi bizim için de bal üretecek, ürün verecek şekilde manipüle etmemizin temel aracıdır.
Modern arıcılık, fenni arıcılık dediğimiz şeyin özü ve başlangıcı, koloninin yaşam döngüsüne petekler aracılığıyla müdahale üzerine kurulmuştur. Fenni kovanların yukarıdan açılır olmasının nedeni peteklere kolaylıkla ulaşmak, uygun biçimde sıralarını ve yerlerini değiştirmek, uygun zamanda eksiltmek ya da arttırmak olanağı sağlamak içindir. Kovana müdahale etmek temelde peteklere müdahale etmektir.
Konuya bu açıdan bakınca, yani petek ekleme ve çıkarmadan söz edince hemen kovan dışında da bir petek varlığından söz ediyoruz demektir. Doğada ve geleneksel arıcılıkta kovan dışında petek olmaz. Geleneksel arıcılıkta, karakovan balcılığında bal petekle birlikte alınır ve petek balla birlikte tüketilir.
Arı kolonisinin yaşam ve üretim döngüsüne müdahale edebilme ve böylece onu kendi doğal üretiminden daha fazla üretecek şekilde yönetme ve bunun içinde kovanı müdahale edilebilir biçimde tasarlama süreci, aslında peteğe ve petek döngüsüne müdahale edebilme sürecidir.
Modern, teknik arıcılığın kovana, yani peteklere müdahale derken aslında söylediği şey, bir arıcılık uygulaması olarak ilk kez balla peteği kovan dışında ayırmak ve asıl ürün olarak balı ayırıp, peteği yeniden üretim sürecinin sokmak için korunmuş halde kovan “dışında” muhafaza etmektir.
Peki, o zaman peteği kovan dışında nasıl muhafaza edeceğiz? Öyle ya diğer birçok konuda olduğu gibi, arılar peteği de kovan dışında varolacak şekilde üretmezler. Petek arılar tarafından sadece üretilmez, bakılır ve korunur da. Koloninin yaşayan bir parçasıdır. Sadece ve basitçe içine yumurtlanan ve bal, polen konulan bir kap değildir. Bakılmazsa ölür.
O halde bir arıcının kovana uygun biçimde müdahale etmesi, edebilmesi kovan dışında muhafaza edebildiği petek varlığına bağlıdır. Kovan dışı petek varlığı bir arıcı için birikmiş emek ve sermaye demektir. Bu aslında arıcıdan önce arı kolonisinin kendisi için de geçerlidir. Bir kilo petek örebilmek için arılar 10 kilo civarında bal harcarlar, çünkü mum örmek enerji ister, o da baldan gelir. Bunun yanında mumun kendisini üretmek içinde yine bal ve polen tüketirler.
Bu nedenle de doğada arılar peteklerini kullanabildikleri kadar kullanır, ardarda büyüyen ve çıkan nesiller sonucunda giderek kararan ve gözleri küçülen petekleri terk ederek yeni petekler örerler. Boş kalan petekler, petek güveleri tarafında bozularak yok edilir ve böylece kovan içinde yeni petekler için yer açılır. Bizim müdahalemiz olmadan arılar doğada eskimiş peteklerini yok edip yenilerine yer açmak için onlara güvelere terk ederler.
Arının doğal yaşam süreci üzerine temellenen müdahale tekniklerimiz de aynı şekilde bu tür petekleri kovandan uzaklaştırmalıdır. Ama onları sadece uzaklaştırmak ve tüketerek ya da bozulmaya bırakarak yok etmek birikmiş sermayeyi boşa harcamaktır. Bu nedenle en başından beri modern arıcılık, kullanılmış petekleri geri dönüştürerek, tekrar üretim sürecine sokmanın yollarını aramıştır. Bu arayıştaki en zorlu rakibimiz, sürecin doğadaki parçası olan güvedir.
Modern arıcılıkta kovan dışında petekleri iki şekilde saklarız; birincisi balı süzülmüş “kabartılmış” petek olarak, ki bu petekleri uygun zamanlarda kovana tekrar vererek üretim sürecine dahil ederiz. İkincisi, birkaç yıl kullanılmış, “kararmış” ve artık o halleriyle yeniden kullanılamayacak petekleri eriterek, ki bu mum daha sonra “temel” petek olarak kalıba dökülüp, yine uygun zamanda kovandaki üretim sürecine girebilsin.
Maalesef, arıcılığımızdaki en büyük sorunlardan biri de burada başlamaktadır. Petek yapısı itibariyle her tür maddeyi bünyesine alıp barındırabilir. Doğal süreçlerde elbette bu tür maddeler sınırlıdır, ama işin içine insan eli girince; gerek genel olarak doğaya saldığımız kirleticiler, gerek diğer tarımsal üretim süreçlerinde kullandığımız her türden kimyasal, pestisit ve gerekse bizzat arının kendisi için kullandığımız kimyasallar, katkı maddeleri ve doğru ya da yanlış ilaçlar petekte birikir ve kalıntı yapar.
Geri dönüşüm sürecinde peteği bu kalıntılardan arındırmak zorunlu ve zorlu bir iştir. Çünkü adeta bir sünger gibi emdiği her tür maddeyi kendi özelliğini bozmadan petekten ayırmak ustalık, emek, zaman ve para ister.
Kabartılmış olarak saklanması gereken petekler de bu sorunu iyice ağırlaştırır; doğal yaşamda kendilerinden beklenen ‘bozunma’ görevini yerine getirmek üzere güveler hemen işe başlarlar. Petekleri güveden korumak için kullanılan kimyasallar ile bu kez bizzat biz petekteki mumu kirletiriz. Bu şekilde saklanmış petek kovana geri verildiğinde yeni nesil arılar için sağlıksız bir ortam oluştururken, bu kirlenmeyi sonraki geri dönüşüm sürecine de taşır.
Tarımda giderek artan kimyasal kullanımı ve endüstrileşmeden önce arıcılar, peteklerini doğal yollarla korur ve kendi peteğini erirdi. Ancak günümüzde giderek artan kovan ve dolayısıyla saklanacak ve sonunda da eritilecek petek sayısı arttıkça bu iş de endüstrileşmek zorunda kaldı.
Sürecin her aşaması ile ilgili yasal düzenlemeler olmasına karşın, maalesef tarımsal üretimin tüm alanlarında olduğu gibi burada da kötü uygulamalar sürece dahil olmaktadır. Burada baştan çıkarıcı temel husus sayı ve dolayısıyla zamandır. Koloniye müdahale öncelikle zamana müdahaledir. Sayı arttıkça zaman ve mekan da sorun olmaktadır.
Örneğin Muğla’da kayıtlı kabaca bir milyon kovanın her birinden beş petek saklansa ve üç petek eritilerek geri dönüşüme girse; beş milyon petek saklama ve üç milyon petek eritme kapasitesi gerekecektir. Bu süreçteki en büyük sorun ise bulaşmadır. Saklama ve geri dönüşüm süreci merkezileştikçe, farklı arıcıların petekleri aynı sürece dahil olmakta, bireysel sorun genel soruna dönüşmektedir.
Şamil Tunçay Beştoy